Mehmet Rauf, Eylül Roman Tahlili


EYLÜL: Mehmet Rauf’ un bu romanında yasak bir aşk anlatılıyor. Romandaki tüm olaylar bir yıllık bir süre zarfında üç ana karakter etrafında dönüyor. İki erkek ve bir kadın (Suat, Süreyya, Necip) romanın başkahramanları. Diğer karakterleri ise ikinci ve üçüncü derece şahıslar. Diğer karakterler öylesine önemsiz ki romanda başkarakterlerin anne ve babasının bile ismi yok.

Necip yaşadığı hayatı yeni yeni sorgulamaya başlayan bir genç. Yirmili yaşlarda, mirasyedi, eğitimi ne bilmiyoruz. Batı Müziğinden iyi anlar. Beyoğlu batakhanelerini iyi tanır. Anlamsız bir hayat yaşıyor. Ama romanda tüm bunlar hiç tenkit edilmemiş. Süreyya da canı sıkılmaktan başka bir şey yapmıyor. Süreyya; diğer iki ana karaktere göre biraz daha arka plandadır.  

Suat da yirmili yaşların ortasında. Beş yıllık evli bir kadın, mutlu bir evliği var. Hamile kalmış, düşük yapmış. Tek düze bir hayat. Ama Neciple karşılaşınca, hayaller kurunca hayattın sıkıcı olduğunun düşünüyor. Süreyya ve Necip ikisi de piyanodan hoşlanan tipler. Bu ortak yanları ikisini birbirine yakınlaştırıyor. Bunun dışında ortak bir yanları yok. Herkes aynı şarkıyı sevebilir, bu onların aşık olmasını gerektirmez. Bunlar romanın kusuru olarak karşımıza çıkıyor.

İnsanlar birbirleri ile ilgili fikirlerini zihninden geçiriyor, romandaki psikolojik yön ağır basıyor. Bu anlamda gerçekçi olduğundan roman başarılı bir roman. Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman olma özelliği de buradan geliyor.

Roman kahramanları tıpkı Aşkı Memnu ‘ da olduğu gibi mekândan kopuk bir şekilde anlatılmış. Bu da romanın bir diğer kusuru olarak karşımıza çıkıyor. Mekândan kopuk olmasının nedeni yazarın derin bir tahlil yapmasından kaynaklanıyor. Tahlillere detaylı olarak yer veren Mehmet Rauf, mekândan daraltma yaparak romanı detaylarda boğmamaya çalışmış. Kahramanların tümünün çevreyle ilişkisi yok. Laboratuvara üç kişilik bir denek konmuş gibi. Hâlbuki insan sosyal bir varlıktır. Çevresiyle ilişki kurar. Ama burada dünyada üç kişi varmış gibi. Çevreden soyutlanmış bir yalıda üç ay kalıyorlar. Bu kadar tecrit edilmiş bir yapı.

Yalı, o dönem romanlarında batılı bir mekândır. O dönem tatil yapma şekli bağ evlerine giderek olur. Dönemin tatil anlayışı böyledir. Ama yalı farklıdır. Batılı hayat tarzının göstergesidir. Mekân olarak romanda üç yer geçer: Ev, bağ evi ve yalı.

Yalı problemlerin de başlangıcı oluyor. Süreyya’ nın deniz kenarında tatil yapma arzusu aile için sarsıcı bir hal alıyor. Suat eşinin ailesinden bu tatil için para istiyor. Önce vaka özeti yapılması da romanın bir kusuru kabul edilebilir.

Dört mevsim edebiyatımızda insan ömrünün sembol eder. Tüm eserlerde ilkbahar-yaz, sonbahar, kış benzetmeleri ömrün evleri ile alakalıdır.  Eylül romanı, eylül ayı misali bir sonbahar hayatı, hüzün ayı. Yaprak dökümü zamanı. Bitişin bir başlangıcıdır. Kışın da ölüm olur. Romanın ismi seçilirken bu özellikler de göz önüne alınmıştır.



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.