GAZEL - ŞEYYAD HAMZA


Gazel/Şeyyad Hamza

Nice ecelden kaçuben  işret kovasun dün ü gün 
Uş iletler çeke çeke innâ ileyhi râci’ûn

(Daha ne zamana kadar ecelden kaçacak, yiyip içip eğleneceksin? İşe sonuçta çeke çeke O’na döneceğiz.) 

Nice kabular urasun nice tuzaklar kurasun 
Ger aslan olub turasun ecel kıla seni zebûn 

(Ne kadar tuzaklar kursan da aslanlar gibi gezsen de ecel seni alacak)

Ecel alacak boğazın eyde sana kim aç gözün 
Ne hâldesen gör kendüzün iy çâbuk u iy zûfünûn

(Ecel boğazını aldığı zaman sana gözünü aç der. O zaman ey hızlı ve bilgi sahibi olan ne halde olduğunu gör) 

Uğrılayın bakar idün hûblara göz kakar idün 
Şimdi gözün toprak tolub ne hoş yatarsun ser-nigûn

(Gizli gizli bakardın, güzellere göz atardın. Şimdi gözün toprak dolmuş başaşağı yatarsın.)

Kanı atlara bindigün harir giyub sallandığın
Ne kaptı atından seni mekr ile bu dünyayı dün

(Hani bir zamanlar atlara biniyordun, ipekler giyip salınıyordun bu alçak dünya hileyle seni atından nasıl da ayırdı?)

Kanı senün ol devletün hısmıyle buğz u heybetün
Ya kokuyup hısm ettiğin kokuyup oluduğun cünün

(Hani senin mutluluğun, gururlu yürüyüşlerin, kızgınlıkların nerde kaldı? Ya kızgınlık ve öfken nerede kaldı?)

Kanı elündeki kadeh başındağı altun külâh 
Bilündeki gümüş kuşak egnündeki altunlu ton 

(Elindeki kadeh, başındaki altın taç, belindeki gümüş keme, üstündeki altınlı kıyafetler nerede?)

Kanı senün bûstânlarun ol bâğ u gülistânlarun 
Gör yine götürdi seni ol hâlık-ı reybe’l menün

(Zamanın olayların yaratıcısı seni ne hale getirdi? Hani senin bağların, gül bahçelerin vardı?)

Kanı senün bâğun balun rızk u tavar ile mâlun 
Lâf ura ki göğsün gerdiğin gel emdi nen vardur bugün 

(Hani senin bir sürü malın, balın, davarın vardı? Şimdi göğsünü gererek söyleyecek neyin var?)

Aydur idün Süleymânam hem taht issî ol sultânam 
İmdi getür nen var bugün senün sayan didi yüz on 

(Bir zamanlar taht sahibi Süleymanım derdin, hani şimdi seni bilenler? Yüz onu geçmez.)

Ol köy benüm bu şar benüm bu bahça ü gülzâr benüm 
Şimdi seni yire koyar ol kâdir-i kün feyekün 

(O köy benim, bu şehir benim, bu gül bahçeleri benim diye gezerdin, Ol deyince olduran güç ve kudret sahibi Allah şimdi seni yere koyar.)

Kimseyi beğenmez idün dünyâda benim dir idün 
Ol dahı hoş durur sana çünki Hakk’a dutmadı yön

(Dünya benim der, kimseyi beğenmezdin. (Toprakta yatmak) sana iyi oldu çünkü yaşarken yönünü Allah’ a döndürmedin) 

‘Âleme var müşkün çavun sineye mı geldün bugün 
Dünyâda azgunluk idüb çıldırır idün erganun 

(Dünyada azgınlık edip eğlenirdin. Ünün dünyaya yayılmışken bugün mezara geldin.)

Şeyyâd Hazma uş gider haram ü günâhun fikr ider 
Çün Hakk yolına girmedi kanda varursa tün bütün


(İşte Şeyyad Hamza haramını günahını düşünüp bu dünyadan gidiyor. Günahını sevabını düşünüyor çünkü Şeyyad Hamza da nereye giderse gitsin tam olarak Hak yoluna girmemişti.)

6 yorum:

  1. Şeyyad Hamza... Sevdiğim Divan şairlerinden birisidir. Bu gazel de çok anlamlı olmuş, emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Mücahit, meraklıları dışında böyle klasikler pek okunmuyor, transikripli şekilde yazmayı istedim ama bilgisiyarda zor oluyor, günümümüz türkçesine çevirmekle yetindim, teşekkür ederim ilgin için.

      Sil
  2. Gerçekten çok güzel gazel, doğruları gerçekleri çok anlamlı bir şekilde yazmış.

    YanıtlaSil
  3. Haklısınız Sinan ölmeden önce ölünüz hadisine telmih yaparcasına Şeyyad Hamza çok düşündürücü bir gazel söylemiş. Gerçekten anlayarak okuduğunda insanı başka yerlere götüren güzel bir gazel. Teşekkür ederim yorumun için.

    YanıtlaSil
  4. Eski günlere gittim. Kendimi lise de edebiyat dersinde hissettim. Teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu anılarınızı yad ettirebildiysem Rabia Hanım, yorumunuzla katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim.

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.