ÇARHNAME’DEN
AHMED
FAKÎH
(Me fâ ‘î lün
Me fâ ‘î lün fe ‘û lün)
Gelecek nesne gelür çâre yokdur
Gerek sen yaş yirine aglagıl kan
(Yaş yerine
kan ağlasan da olacağı varsa olur, çare yoktur)
Bu dünyâda belâya sabr ide gör
Hakun sevdügi kurtılmaz belâdan
(Bu dünyada
belaya sabrede gör ki Allah ‘ ın sevdiği kullar beladan kurtulmaz.)
Ölüm bir kapudur geçmek gerekdür
Berâber anda sultân ile çoban
(Ölüm
herkesin geçeceği bir kapıdır. O kapıdan geçerken sultan da çoban da birdir)
Yaradılmış bu şerbetden dadısar
Ulu kiçi ol işde heme yeksân
(Tüm
yaradılanlar bu ölüm şerbetini içecektir, ulu da olsa kim olursa olsun bu işte
aynıdır, eşittir.)
Bu bir işdür kim ugrar kamu mahlûk
Bu bir derddür ki yokdur ana dermân
(Ölüm öyle
bir iştir ki tüm yaratılmışlara uğrar ve öyle bir derttir ki ona derman
yoktur.)
Bu bir rencdür ki hîç dermân
bulınmaz
‘İlâc bulamadılar Bokrat u Lokman
(Ölüm öyle
bir bir eziyettir ki ona derman bulunmaz, Hipokrat da Lokman Hekim de ölüme ilaç
bulamadılar)
Ecel sayrulıgı çün kim irişse
Tîmâr itmez ana yüz bin tabîbân
(Ecel
hastalığı kime erişmiş ise ona yüz bin tabip de fayda etmez, iyileştirmez.)
Nebî zindân dimişdür dünyâ içün
Nite râhat olısar ehl-i zindân
(Şair Nebi
dünya için zindan demiştir, zindan ehli nasıl olur da rahat olur?)
Dirîgâ kim uçısar kuş kafesden
Dirîgâ kim çüriyiser bu ebdân
(Yazık! Bu
kuş (beden) kafesten uçacak ve yazık ki bu beden (kavim, herkes) çürüyecek)
Dirîgâ yatısaruz sin içinde
Geçiser üstümüzden niçe ezmân
(Yazık o
mezarın içerisinde yatacağız ve o şekilde üstümüzden ne kadar da çok zaman
geçecek)
Nebî vü hem velî kurtılmadı hîç
Ölüm şerbetin içüp virdiler cân
(Nebisi de
velisi de hiç kurtulmadı, ölüm şerbetini içip can verdiler)
Bize hod ne hisâb anlara nisbet
Ecelden kaçmaga yok durur imkân
(Biz onlara
nisbeten başımızın canımızın hesabını yapmayız, ecelden kaçmanın imkanı
yoktur.)
Çalabum çün ölüme ugraruz biz
Ayurma son nefesümüz imandan
YORUMLARINIZI YAZIN